27 Mayıs 2019 Pazartesi

ZAMAN
yağmur suyunun lağımlara götürdüğü
feryat ve feragatle yazılmış kağıtlarımın
okunmasının zamanı
boş bomboş değil sayfaları
bok bombok hiç değil anlatacaklarım
dinlediğin zaman
tüylerin ürpermeyecek ama
ahvalimin sebebine hak vereceksin
anladığın zaman
başına ağrılar girmeyecek ama
bastığım taşların acısı ayaklarını sızlatacak
gördüğün zaman
kalkmayacak gözlerinin perdesi ama
körlerin dokunduğu duvarlardaki tabloları
hayranlıkla izleyeceksin
zaman
geçse de geçmese de
kurtaramaz bizi artık









9 Ocak 2019 Çarşamba

Maksatsızlık

Niyetim belli değil
Eğilip alamıyorum cebimdeki son kuruşu
Kurşun gibi ağır sözleri
Özveriyle saklıyorum içimde
Biçimsel karmaşıklıklarda yol alıyorum
Köhne bir tarlanın ortasında soluklanıyorum
Dünyanın ilk cinayetini işlemiş bir Habilim
Halim yok telaşlanmaya artık
Varlıktan ümidi kesip
Esip gürleyen rüzgarlara karışıyorum
Jakoben inadım yüzünden
Hüzünden bile tat alamıyorum
Niyetim hiç belli değil
Eğilip alsam cebimdeki son kuruşu
Huşu içinde dalarım sonsuzluk uykusuna
Dünyanın ilk cinayetine kurban giden Kabilim
Silinmeye yüz tutmuş suretim
Yıkılmasına ramak kalmış
Devlet dairelerinde sıramı bekliyorum
Niyetim hiç mi hiç belli değil.

26 Eylül 2018 Çarşamba


SARMAKARIŞIK                                                 Susma ne lazım
İşe yaramıyor koca devranın dönmesi
Üç noktaların tamamlayamadığı cümleleri
Ezberlemek de işe yaramıyor
Çok uzun bir konuşmanın ilk merhabası da.
Söyle ne lazım
Hangi parkın bankında cenaze merasimin
Tabutunun üstünden kimin çocuğu
Kayarak düşüp dizini kanatacak
Başını okşayan elin hangi parmağını kesecek
Boğazında kalan yumru
Unutma ne lazım
Üsküdarı geçen atı alandan kalan
Karman çorman bir cesaret
Onu harlayacak hayal kırıklığı
Geceye sırtını dönmüş yatan bir kambur
İşte dünyanın en tehlikeli oyuncağı.




3 Temmuz 2018 Salı


Kalbi Kırık Haramiler

Kırk haramiler, kırk haramiler
Doğruluk için haram, ihanet için hurma yerler
Yerlerde hurilerden kalma kelleler                Tavanda asılı cehennemin en hırçın zebanileri
Cenneti soymuşlar
Anahtarı Ali baba'nın gırtlağında
Bu isyana el atan Tanrı'nın elini
Maradonaya öptürüp alnına koydurmuşlar
Kırk gün kırk gece Araf' ta oturup
Tefler çaldırıp ağlamışlar
Cinnetleri cenneti yakmış
Merhamet dileyen aşıklarının gözyaşları
Cehennemi söndürmüş
İnsanlara gidecek yer kalmamış
Var olan tüm umutlar bitmiş
Aldıkları duyumlara göre
Toplu intiharlar almış başını gitmiş
Devrim diğer dünyadayken bile
Sadece bir ihtimalmiş
Kırk gün kırk gece kırık kalplerini
Kilidi kırık kırmızı bir günlüğe dökmüşler
Kırkı da kırkının günlüğünü
Kısık sesle okumuş
Kırkı da kırkının hatrına
Kılıklarını değiştirmiş
Kalbi kırık haramileri
Hiçbir söz hiçbir dua teskin etmemiş
Kalbi kırık haramilerin kalbi
Gerçekten çok kırıkmış.



22 Şubat 2017 Çarşamba

?

Kafalarında tepsiyle sokak sokak dolaşıp simit satan çocukların yorulup oturduğu kaldırımlara basarken içim sızlıyor , ailelerinin zoruyla tarikat yurtlarına giden çocukların haftasonu yüzlerinde olağanca gülümsemeleriyle koşa koşa çitos almaya gittikleri bakkaldan alışveriş yapınca da ayrı bir burukluk içimde. İnsan kocaman bir durağanlığın içinde bile bin türlü devinim yaşıyor. Kendi içindeki bağrış çağrışlardan kurtulduğunu zannettiğinde ve hatta artık ufak bir duygu kırıntısı  yok bende dediğinde bile giderek hassaslaştığının farkına varamıyor. Geceleri aynı saatte uyumak , sabahları aynı saatte kalkmak bir monotonluk hali gibi gözükse de geri verilen her nefes enfes bir boşluğa sürüklüyor insanı ve ruhunda toprak atıp örtmeye çalıştığı ne varsa giderek gün yüzüne çıkarıyor. İşin hoş olmayan tarafı ise tüm bunları farketmek veya farketmemek tüm bu değişimlerin içinde hiçbir şey değiştirmiyor. Şikayet etmek ya da dua etmek , küfür etmek ya da gülüp geçmek hiçbir boka yaramıyorsa neden bu kadar fazla eylem var ? hiçbir boka yaramamak ne demek ? bi boka yaramak ne demek ? ne bu boklar ? yani yürümek , gülmek , yemek yemek , sigara içmek , sevişmek , tartışmak , sevmek ... bir saniye bile olsa günün içinde bir anlam taşımadığında bizi yolun sonuna yaklaştırmaktan başka bi boka yaramıyor neden ? yolun sonuna yalnız başımıza geleceğimiz böylesine kesinken hepimiz kafamızı çevirip arkamıza baktığımızda yolun gerisinde bir çalı çırpının dahi olmadığını gördüğümüzde aldığımız tavır mıdır bizim hayatımız , karakterimiz ? Ne nedir ? ne hangi bok ? neyse ne ? neyse ne değil ? severek yaptığım tek şey belki de cümlelerin sonuna soru işareti koymak ?  hiçbir zaman cümlelerin sonuna nokta koyacak kadar emin olamadım kendimden ? 

28 Aralık 2016 Çarşamba

Bilezik

" Düşün ! Düşün ! Düşün ! iki gündür hastasın , yataktan kalkamıyorsun. Habire küfür ediyorsun , sinirleniyorsun iyileşemediğin için değil mi ? Belki ... 
Anlasana belki Tanrı dediğin budur. Yani demek istediğim kendi bedenine bak. Milyarlarca hücreden oluşuyosun ve o hücrelerin içinde bi o kadar da organel var ve hepsinin görevi sistemi devam ettirmek. Bir hücrenin görevini yapmaması seni böylesine hasta edebiliyor ve bazılarını ölüme kadar götürebiliyor. Sende hastalığına küfrediyosun , sinirleniyosun. Hala anlamadın di mi ? Şu perdeyi çek ve pencereden dışarı bak! Evrene bak ! Milyarlarca galaksi ve gezegen. Hepsi ne kadar devasa görünsede aslında bütüne bakıldığında ufacıklar aynı hücreler gibi ! Yani Tanrı dediğimiz güç bu evrenin dışında ruhani bir varlık olmaktan ziyade tamamiyle bu evrenin kendisi olabilir. Evren Tanrı ' nın vücudu olabilir ve Tanrı belki de doğduğundan beri hasta. Muhtemelen psikolojik ... Bunu sonsuz merhameti ve sonsuz öfkesine dayandırabiliriz. Vücudunda yer alan ve bedenine karşı gelen bir organeli sonsuza kadar cezalandırması , zihninde yer alan hastalıkla savaşan bir organeli sonsuza kadar ödüllendirmesi sanırım anlamana yardımcı olabilir. Dur ! hatta ve hatta düşün bak pencerenin önünde bi kutu ilaç var iyileşebilmen için destek ... Tanrı ' nın antidepresanları da peygamberlerdir belki ha ? hücrelere ulaşıp 'beden çok hasta lütfen ona yardım edin , dediklerini yapın 'diyen haplar ... belki nietzsche Tanrı öldü derken bütün bunları kastetti. Son peygamberinde öldüğü ve bir daha peygamberin gelmeyeceği yazılı olduğuna göre antidepresanları bitti Tanrı ' nın ve belki şimdi o da senin gibi gözleri kapalı yatıyordur bi yatakta. Bilmiyorum , bilmiyorum. Kafam çok karışık... "

8 Kasım 2016 Salı

Belki Dünyanın Son Sahnesi

                          KİŞİLER 
   Efsun ve delileri 
  Üçüncü dünya ülkelerine ve birbirlerine kefen biçen ülkelerin devlet başkanları 

 YER : G- bilmem kaç zirvesi 

( Efsun ve delileri bütün güvenlik kordonunu alaşağı edip zirveyi basmışlardır. Devlet başkanlarının ağzı ve gözleri bağlanmış, kafalarına silahlar dayanmıştır. Tüm dünya televizyonlarında Efsun ' un konuşması canlı olarak izlenmektedir ... ) 


Efsun : " Şuan hepiniz  dünyanın dört bir tarafında , ekranlarınızda beni görüyorsunuz ve çoğunuz ne dediğimi anlamaya çalışıyor. Evlerinizde , gittiğiniz cafelerde , iş yerlerinizde , dehlizlerinizde noluyor amınakoyayım diye birbirinize bakıyorsunuz değil mi ? ve siz ... çok şanslınız ( gülerek ) hayatınızda ilk defa 
televizyon izlemeniz bir boka yarayacak. Dünyanın çöküşünü canlı canlı izleyeceksiniz. Hayır ... hayır hayır ! aslında kurtuluşunu. ( fısıltıyla ) Dünyanın bizim gibi pisliklerden kurtuluşunu ... ( bağırarak ) Çünkü ! biraz sonra burada olacaklardan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eskisi gibi dediğim milattan bile önce ! 

 Bu arkamda gördüğünüz baylar ve bayanlar hepinizin tanıdığı , kendi ülkelerinizin devlet başkanları ve burası da sözde çeşitli anlaşmalar yaparak dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmeye çalıştıkları toplantı salonu. ( bir sandalye çeker , oturur ve bir sigara yakar ) Dünya tarihi boyunca bir sürü lider geldi ve geçti değil mi dünya ahalisi ? Sezarlar dan tut Hitler'e , Kanunilerden Stalinlere kadar bir sürüüüüüü insan . Bizi yönetmek için. Bizi korumak için. Bizi beslemek için. Bizi düzmek için ... Peki hangi biri elindekiyle yetindi ? Yaktılar , yıktılar , çaldılar , astılar , kestiler ... kimi zaman dini bahane ettiler kimi zaman hürriyeti. Peki ne için ? Lütfen bana tarih kitaplarında yazan bahanelerden başka mantıklı bir şey söyleyin içinizden ! Ben hepinizi duyuyorum merak etmeyin ( sigarasını önemli gibi gözüken bir dosyanın arasında söndürür ve ayağa kalkar ) 
Kim şu cihana hükmetmeye kalktı da biz insanoğluna bir faydası dokundu ? İnsanoğlu varoluşundan bu yana acıyla ıstırapla yoğrulmaktan başka ne yaptı ? belki bazen şarkılar söyledi ve her zaman da üredi değil mi ? E bu böyle gitmez diyerek dünya hafif bir sallandı , nolduuuu Rönesans oldu Reform oldu İhtilal oldu . Dünya artık yetişkin bir birey oldu. Sonra birileri çıktı çeşitli teoriler buldu , kavramlar türetti , atomlar parçalandı , Tanrı sorgulandı , filmler çekildi ve kitaplar yazıldı. Bizler de o filmlerdeki kitaplardaki adamlar gibi olmak istedik tabii haliyle . Yıllar önce okuduğum bir kitapta şu yazıyordu " "artık zamanı geldi. artık acı zamanı. siddetin siiri duyulmalı. "cash from chaos" günlerindeki gibi. kargasa baslamalı. ınsanlar aglamalı. dünya üstündekileri kusturacak kadar hızlı dönmeli. perde aralanıp iceriye kanın soguk kokusu yayılmalı. ıftiralar, takipler, tahminler, tehditler, intikam yeminleri megafonlardan evlere sızmalı. görünmez adamların barbecue partilerinde ücüncü dünya ülkelerine bictikleri kefen yırtılmalı. arkasında hicbir teskilatı güc bulunmayan parmak tetigi cekip tek basına bir insanın sahip olabilecegi bütün deliligi göstermeli. uyuyan halkların yataktan düsme zamanı geldi. gözkapaklarının jiletlerle kesilmesinin zamanı."  işte bende o deliliği gösteren adam olmayı istedim ve burdayım ve şimdi herşeyi sizlere göstereceğim. Sözlerimin sonuna gelirken bir şiir okumak istiyorum. ( kameraya iyice yaklaşır ve okur ) 

Beraber yaşanılır 
Dövüşülür beraber
Ama herkes kendi payına ölür.

( Efsun delilerine başkanların gözlerini açtırır ve bağırır Müzikkkkk ! ) 

Salonu yankılayan şarkı dünyanın en iyi grubunun Machine Gun adlı parçasıdır. Şarkı çalarken devlet başkanları kafalarına giren kurşunlarla ölürken bütün dünya bunu canlı canlı izlemektedir. Son devlet başkanı da öldüğünde Efsun kameraya döner. Yüzünde kendi yüzünün resmi olan maskeyi çıkarır. Acele etmeden gülümser ve konuşur 

 
IF YOU CANT CHANGE THE WORLD
KILL ALL WORLD !