22 Şubat 2017 Çarşamba

?

Kafalarında tepsiyle sokak sokak dolaşıp simit satan çocukların yorulup oturduğu kaldırımlara basarken içim sızlıyor , ailelerinin zoruyla tarikat yurtlarına giden çocukların haftasonu yüzlerinde olağanca gülümsemeleriyle koşa koşa çitos almaya gittikleri bakkaldan alışveriş yapınca da ayrı bir burukluk içimde. İnsan kocaman bir durağanlığın içinde bile bin türlü devinim yaşıyor. Kendi içindeki bağrış çağrışlardan kurtulduğunu zannettiğinde ve hatta artık ufak bir duygu kırıntısı  yok bende dediğinde bile giderek hassaslaştığının farkına varamıyor. Geceleri aynı saatte uyumak , sabahları aynı saatte kalkmak bir monotonluk hali gibi gözükse de geri verilen her nefes enfes bir boşluğa sürüklüyor insanı ve ruhunda toprak atıp örtmeye çalıştığı ne varsa giderek gün yüzüne çıkarıyor. İşin hoş olmayan tarafı ise tüm bunları farketmek veya farketmemek tüm bu değişimlerin içinde hiçbir şey değiştirmiyor. Şikayet etmek ya da dua etmek , küfür etmek ya da gülüp geçmek hiçbir boka yaramıyorsa neden bu kadar fazla eylem var ? hiçbir boka yaramamak ne demek ? bi boka yaramak ne demek ? ne bu boklar ? yani yürümek , gülmek , yemek yemek , sigara içmek , sevişmek , tartışmak , sevmek ... bir saniye bile olsa günün içinde bir anlam taşımadığında bizi yolun sonuna yaklaştırmaktan başka bi boka yaramıyor neden ? yolun sonuna yalnız başımıza geleceğimiz böylesine kesinken hepimiz kafamızı çevirip arkamıza baktığımızda yolun gerisinde bir çalı çırpının dahi olmadığını gördüğümüzde aldığımız tavır mıdır bizim hayatımız , karakterimiz ? Ne nedir ? ne hangi bok ? neyse ne ? neyse ne değil ? severek yaptığım tek şey belki de cümlelerin sonuna soru işareti koymak ?  hiçbir zaman cümlelerin sonuna nokta koyacak kadar emin olamadım kendimden ?